
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'ÜN ASKERÎ HAYATI
Harp Okulunu bitirdikten sonra Mustafa Kemal Şam'da 5. Ordu'nun emrinde üç yıl görev yaptı. Mustafa Kemal, 13 Ekim 1907'de merkezi Manastır'da bulunan 3. Ordu Karargâhına atandı. Ardından Trablusgarp Savaşı'nın çıkmasıyla beraber bir grup gönüllü askerle birlikte Trablugar'a gitmiştir.Burada İtalyanlara karşı yerel halkı örgütleyerek büyük başarılar elde etmiştir.Trablusgarp Savaşı'nın ardından Balkan Savaşlarına katılmıştır.Asıl büyük başarılarını Balkan savaşları sonrasında 1914 yılında başlayan 1.Dünya Savaşı'nda Çanakkale Cephesinde göstermiştir.Çanakkale'de özellikle kara savaşlarında Arıburnu,Conkbayırı ve Anafartalar'da düşmana karşı göstermiş olduğu büyük başarı onun dünyanın en büyük stratejisti olduğunu ortaya koymuştur. Çanakkale Cephesinden sonra Mustafa Kemal Doğu Cephesine geçerek Muş ve Bitlis'i Rus işgalinden kurtardı.Daha sonra Suriye Cephesinde düşmana karşı savaştığı sırada Osmanlı Devleti teslim olduğunu ilan ederek ateşkes istedi.Osmanlı Devleti'yle İtilaf Devletleri arasında yapılan Mondros Ateşkes Anlaşması sonrası yurdun büyük bir kısmı düşman işgaline uğradı.Bu duruma seyirci kalmayan Mustafa Kemal İstanbul'a geçerek yurdun düşman işgalinden kurtarılması amacıyla yakın silah arkadaşlarıyla beraber görüşmeler yaptı.Bu görüşmeler neticesinde Mustafa Kemal Anadoluya geçerek halkı örgütlemekten başka çare olmadığı kanaatine vardı.Kendisine teklif edilen 9.Kolordu Müfettişliği görevini kabul ederek 16 Mayıs 1919'da İstanbul'dan Samsun'a gitmak üzere yola çıktı.19 Mayıs 1919 yılında ise Samsun'a ayak basarak milli mücadeleyi başlatmak amacıyla çalışmalara başladı.İngilizlerin kotrolündeki Samsun'da çok fazla kalmayarak Havza'ya geçti.Bu tarihlerde İzmir'in Yunanlılar tarafından işgaline tepki göstermek amacıyka Havza Genelgesi'ni yayımladı.Mustafa Kemal Havza'dan Amasya'ya geçerek burada da bir genelge yayımladıArtık Anadolu'da başlayan Millî Mücadele, liderini bulmuş, dağınık ve bölgesel mukavemetler bir bayrak altında toplanmaya başlamıştı. Bunun ilk örneğini 22 Haziran 1919'da Mustafa Kemal imzasıyla Amasya'dan bütün memlekete duyurulan bir tamimde görüyoruz. Bu genelgede kutsal bir ses işitiliyordu: "Vatanın bütünlüğü, milletin istiklâli tehlikededir. Milletin istiklâlini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır". Bu cümleler Milli Mücadele'nin örgütlü olarak fiilen başladığının onun imzası ile bütün cihana ilânı idi. Bu genelge diğer bir maddesiyle beliren millî tehlike karşısında izlenecek ilk yolu da belirtiyordu: "Her vilâyetten seçilecek milletin güvenini kazanmış delegelerle, Anadolu'nun en emin yeri olan Sivas'ta derhal bir millî kongre toplanacaktır". Mustafa Kemal Paşa, Amasya Tamimi adıyla ünlü bu genelgesini yaptıktan sonra Erzurum'a geçmek üzere 27 Haziran 1919'da halkın sevinç gösterileri arasında Sivas'a geldi. Şehirde kaldığı 1 günlük süre içinde, Erzurum Kongresi'ni takiben Sivas'ta yapılacak Kongre için ilgililere gerekli direktifleri vererek Erzurum'a hareket etti. Atatürk, 3 Temmuz 1919 günü Erzurum'a geldi. Kendisi der ki "Benim Erzurum'a gelişim, bütün milletin ateşten bir çember içine alınmış olduğu bir zamana tesadüf etti. Bütün millet bu çemberin içinden nasıl çıkılacağını düşünmekte idi". O, Ilıca önlerinde Erzurumlular tarafından coşkun bir şekilde karşılandığı zaman Çukurova da muhacir olarak bulunup Erzurum'a dönen ihtiyar Mevlüt Ağa ile aralarında geçen konuşma, bu ateşten çember içinden mutlaka çıkılması gerektiği fikrini Atatürk'te daha da perçinledi. İhtiyar, fakat dinç Mevlüt Ağa'ya Mustafa Kemal Paşa sordu:" - Çukurova gibi verimli bir memleketten niye döndün? Yoksa geçinemedin mi?" Mevlût Ağa derhal cevap verdi: "- Hayır Paşam, geçimimiz çok rahattı. Son günlerde işittim ki İstanbul'daki ırzıkırıklar, bizim Erzurum'u Ermenilere vereceklermiş. Geldim ki göreyim, bu namertler kimin malını kime veriyorlar? Bu sözler, milletle beraber, millet için çalışmak üzere Erzurum' a gelen Mustafa Kemal Paşa'yı çok duygulandırmış, gözlerini yaşarmıştı. Etrafındakilere döndü ve : "-Bu milletle neler yapılmaz".
Atatürk, Erzurum'a gelişinden 5 gün sonra, 8-9 Temmuz 1919'da "Sine-i millette bir ferd-i mücahit" olarak çalışmak üzere çok sevdiği askerlik mesleğinden ve görevinden istifa etti. Artık bir millet ferdi olarak, milletten kuvvet, kudret ve ilham alarak tarihi vazifesine devam ediyordu.
|